merhaba,

analog fotoğrafçılıkla ilgili bir başka yazıda daha birlikteyiz. bu yazıda sizlere, aslında çok da yabancı olmadığımız, ama uzun yıllardır pek kullanmadığımız ve şimdilerde hipsterların hemen hemen tekeline geçmiş olan bir yöntemden bahsedeceğim: anında fotoğraf (anglosakson kökenlilerin “instant” dedikleri).

bu tip fotoğrafların en bilinen hali polaroid olmasına rağmen, yalnız bundan ibaret olmadığını belirterek başlayabiliriz. en yaygın ve bir zamanlar en ulaşılabilir konumdaki markanın bu olduğunu düşünürsek,  bu durum çok da anormal değil. ancak polaroid, bildiğimiz anlamdaki kamera ve en önemlisi de film üretimini bırakmış durumda. o yüzden, güncel olarak polaroid’den bahsetmek çok da mümkün değil. daha sonra anlatacağım bir proje bu filmleri üretmeye devam ediyor, ama onlar da bu alanda çok eski değiller ve zamana ihtiyaçları olduğu bir gerçek. yine de eski makinaları(mızı) kullanmamıza izin verebilecek koşulları sağlamaya çalışıyorlar. bu açıdan içten içe desteklesem de, alternatiflerinin kalite ve fiyat olarak arşınlarca önde oldukları gerçeği, bu desteği maddiyata dökmeme engel.

gelelim, bu konunun derinliklerine… önce temel bilgilerle başlayacağım ancak çok uzatmadan, şöylece bilgi vereceğim. çünkü sıkıcı bilgiler ve bu konuda çok fazla ulaşılabilir bilgi var.

ingilizce wikipedi’ye göre, bu tip fotoğrafçılık, filmin ve yıkanmasının tek parçada yapılabildiği bir makina, samuel schlafrock tarafından bulunmuş. ancak ilk ticari örnek, amerikalı biliaminsanı alfred land tarafından 1940larda piyasaya sürülmüş. bu tip foroğrafçılığın öncü şirketi olan polaroid (ki bu şirket aynı zamanda güneş gözlükleri, vb. gibi ürünlere filtreleme de uygulayan şirkettir),  2008 yılında iflasla yüzyüze kaldığında, bu filmlerin üretimine son verdi. o ana kadar, neredeyse tekel olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. ancak fujifilm başta olmak üzere, kodak ve minolta gibi şirketler de benzer şekilde fotoğraf çekilebilen ürünler üretip satmışlar ve hal-i hazırda da satmaya devam ediyorlar.

bu tip fotoğraflar, bildiğimiz anlamda analog fotoğrafçılıkla büyük oranda benzer. ışığa duyarlı bir yüzeyin, kimyasal maddeler sayesinde banyo edilmesiyle oluşuyorlar. bildiğimiz anlamdaki analog fotoğrafçılıkta, banyonun ardından, kağıda basılma işlemi uygulanırken, anında fotoğraflarda bu işlem es geçiliyor. çünkü ışığa duyarlı yüzey zaten fotoğrafın basılı olduğu yüzey. bu yüzeyin kenarında kalan kısımda ise kimyasalları barındıran keseler var. fotoğraf, merdanelerden geçerek çıkıyor ve bu esnada ise keseler patlayarak ışığa duyarlı alana eşit olarak ince bir tabaka halinde yayılıyor. bir süre sonra, bu kimyasal ışığa duyarlı yüzeyi bir fotoğrafa dönüştürüyor.

bu işlemin yapıldığı, sıkça kullanılan iki tip film var. birincisi, herkesin aşina olduğu alt kısmı daha geniş olmak üzere, her yanı çerçeve içinde olan kare veya dikdörtgen filmler, diğeri ise daha çok stüdyolarda kullanılan ve “halk arasında” pek yaygın olmayan ayrılabilen/soyulabilen filmler.

bunların ilki, herkesin bildiği ve sevdiği, hatta instagram’a da ilham kaynağı olmuş olan kare fotoğrafların da içinde olduğu grup (artık tip 1 olarak anacağım). bu tip filmlerde her şey kapalı şekilde vuku buluyor, ve bu yüzden de fotoğrafımız makinayı terk ettiği andan itibaren ele almak büyük ölçüde güvenli. tek sorun, fotoğrafın göründüğü yüzeye mümkün olduğunca dokunmamak. çünkü bu homojen olarak dağılmış olan kimyasalı olumsuz etkileyebilir. ancak yüzey kuru olacaktır ve üzerimize başımıza bulaşacak bir sıvı olmayacaktır. elimize aldığımız kağıt parçası, bir süre sonra gözlerimizin önünde bir fotoğrafa dönüşecektir.

ikinci gruba dahil olan soyulabilir anında fotoğraflar (artık tip 2 olarak anacağım), benzer mantıkla oluşmaktadır. ancak fotoğrafımız makinayı terk ettiğinde iki parçalı bir sistem olarak terk eder. bu iki kağıdın arasında ise açığa çıkan kimyasallar bulunur. bu kimyasalların yaptığı etkiyi görmek canlı olarak mümkün değildir. ilk görünen, belli sıcaklıkta, belli süre geçtikten sonra soyularak ortaya çıkan fotoğraf olur ve bu artık bitmiş formdadır. henüz kimyasalı kurumadığı için, eğer soyulduktan sonra fotoğrafa dokunulursa,  parmak izi, toz, kir gibi şeyler üzerine yapışıp kalacaktır. bu sonsuza dek yüzeye yerleşir ve artık o fotoğrafa aittir.

“bunlar gerçek hayatta ne işimize yarayacak” diyenlere dilim döndüğünce anlatmaya çalışayım. :)

tip 1 anında fotoğrafların ana amacı, analog günlerde görece ucuz şekilde çektiğimiz fotoğrafı mümkün olan en kısa sürede elimizde görme ihtiyacıydı. yani tip 1 filmler genelde pratik nedenlerle kullanılmıştı ve geniş bir kitleye yayılabiliyordu. bu tip filmlerin özelliklerinden biri de, pilin kartuşun içinde olması. yani her kartuş değiştirildiğinde, film de değiştiriliyor. bunun için üretilmiş bir çok fotoğraf makinası mevcut, ancak bunun en popüleri polaroid land camera 1000 modeli. filmi takıp 10 poz çekebildiğiniz bir model ve instagram’ın logosunun da ilham kaynağı. bir diğer klasik model ise katlanabilen ve aynalı bir makina olan sx-70 modeli. tüm modelleri burada listelemek güç. o yüzden, bu kısmı burada kapatıyorum.

tip 2 filmlerin kullanımı, birinciye ek olarak daha profesyonel alanları da içeriyor. arkası değişebilen birçok stüdyo makinasının tip 2 filmler için özel üretilmiş arkaları var. bu arkalar, bir çekim esnasında pozlamayı ayarlamak ve kontrol etmek için kullanılıyor. nedeni ise basit: bir stüdyo çekiminde zaman kısıtlı ve film ile yapılan çekimlerde sonucu görmek uzun süren bir süreç. bu yüzden fotoğrafçılar öncelikle polaroid filmler ile fotoğraf çekip çeşitli ayarları deniyorlar. bunların sonucunu anında görüp, bir süre sonra istedikleri ayarı yakaladıklarında, film içeren arkaları takarak normal çekimlerini yapıyorlar. bu tip bir kullanımı bu videoda izleyebilirsiniz (polaroid kısmı 8:38’de başlıyor). polaroid filmlerin sallanması ise bu tip filmlerde, üzerinde kalmış olan kimyasal maddelerin kuruması için gerekli olabiliyor (tip 1 filmlerde işe yaramadığı, hatta kimyasal maddenin eşit dağılımına zarar verdiği de konuşulan başka bir konu).

peki, bugün durum ne? hepimiz biliyoruz ki, bugün çok az profesyonel film ile fotoğraf çekiyor. haliyle, anında film kullanan sayısı da çok az. ama sıfır değil. gelin biraz da bundan bahsedelim.

öncelikli olarak değinmek istediğim konu, film sıkıntıları. daha önce bahsettiğim gibi, polaroid şirketi bir süredir film fabrikasını kapatmış durumda ve yeni film üretmiyor. ancak bu tip filmleri kullanan insanlar, buna içerledi ve impossible project ismiyle bir projeye başladılar. şu an için polaroid marka makinaların tek ümidi bu proje. polaroid kepenkleri indirdikten sonra, üretim hattını satın alıp, yeniden filmi üretme işine giren impossible project, bir sorunla karşılaştı: kimyasallar artık standartlara uygun değildi. haliyle eski formülleri kullanamadılar ve yeni bir kimyasal formül üretmek zorunda kaldılar. bu formül, işleri ciddi manada zorlaştırıyor. çünkü fotoğrafların kalınlığı artmış durumda. bu yüzden, bir kartuşa artık 10 değil 8 fotoğraf sığıyor. bu da kullanıcı için maliyeti ciddi anlamda artırıyor. bunun yanında, fotoğrafların ortaya çıkış süresi oldukça uzun. şu an itibariyle 40 dakika gibi bir süreden bahsediyoruz - ki bu süre “anında” tanımıyla uzaktan yakından ilişki sağlayamayacak kadar uzun bir süre. yaptıkları iş saygıyı hakediyor, ancak ne yazık ki henüz yolun çok başındalar.

bu durum yeterince üzücü olsa da, büyük resme baktığımızda, içimizi ferahlatan bir durumla karşı karşıyayız: fujifilm gerçeği. fujifilm, instax isimli serisiyle hem makina, hem film (mini ve wide olarak iki boy), hem de yazıcı olarak güncel üretimini sürdürüyor. bunun yanı sıra, fp-100c ismiyle tip 2 film üretimine de devam ediyor. instax sistemini kullanan çeşitli marka fotoğraf makinasını (ör: lomography) da ekleyince, halen bu sistemi kullanabilecek çokça alternatif bulunuyor. benim de sahibi olduğum polaroid automatic land 215 makina da fp-100c ile çalışıyor. haliyle, orjinal olmasa da hala film bulmak mümkün.

bunların dışında, instax serisini baz alan kimi başka projeler de var. bunlardan birine örnek ise henüz ön sipariş alan mint tl70. çift lensli refleks kamera tipinde olan kamera yeni çıkıyor ve bir süre sonra kullanılabilir olacaktır.

bu yazıda elimden geldiğince, dilim döndüğünce sizlere anında fotoğrafçılıktan bahsetmek istedim. umarım az da olsa yardımım dokunmuştur. bu konuda merak ettiğiniz başka şeyler varsa, yorumlarda bahsederseniz, yanıtlamaya çalışırım. bir sonraki analog yazımızda yeniden görüşmek üzere!

sevgiler, altuğ