Mutlu degilim sanki bu aralar. Belki dinlediklerin, belki baska seyler… Ama degilim. Tam bir seyleri yoluna koymak isterken, yoluma cikanlar, yapmam gerekenler, yapmamam gerektigi halde yaptiklarim, hepsi hayatimi olumsuz etkilemeye basliyor sanirim yavas yavas. Mutlu degilim sanki, onu biliyorum.
Cogu zaman kendimi kandiriyorum, cevremdekileri mutluluk kaynagi olarak görüyorum, ama aslinda devekusu gibi kafami kuma gömüyorum, farkinda degilim. Ne buralara gelme nedenim buydu, ne de istediklerim Hos, neden geldigimi bile animsayamayacak kadar yorgunum su anda. Her gecen gün omuzuma binen bir ton yük ile bir nehirden gecmeye calisiyorum, ama o nehrin ortasina bile yaklasamadim henüz. Ve isin daha kötüsü, ortada ne var, bilmiyorum. O derinlikte o kadar yükle sag cikabilecek miyim, bilmiyorum. Nehri gecince ne olacak, bilmiyorum…
Aslinda bu durum birazcik ironi barindirmiyor degil kendi icerisinde. Zira, yasadigim yer(nefes alip vermek, burada yasamak olarak adlandirilmistir), Almanya, sistemiyle, plani programiyla bilinen bir yer. Hatta öyle ki, güney insanlarinin(Italya, güney Fransa, Ispanya, Türkiye, Yunanistan) geldiklerinde ilk ögrendikleri kelime “Termin”(randevu). Her seyi randevu ile yapan ve bir ay icerisindeki tüm randevulari belli olan bir yer burasi. Ama ben buna ragmen, ne zaman hangi ödevi verecegim, ya da hangi devlet dairesinde hangi isimin oldugu, ya da ne zaman sözlesmelerimin sona erecegi gibi konular disinda, yasamaya dair hicbir fikrim olmadan devam ediyorum hayatima.
Nedeni ne? Nedeni belki de hala tam anlamiyla buraya alisamamis / benimseyememis olmam. Ben buna yoruyorum. Benimseyebilecek cok bagim yok belki de, ondan. Tüm hayatimi 6 aydir göremedigim bir sehirde birakip buralara geldim, ve umutlarim vardi. Hayaller yerini “belki”ye, umutlar “Olsun”a birakti artik. Ne zaman bir seyler heyecanlandirsa beni, cok sürmeden mutsuz edecek bir cok sey cikiyor karsima.
Artik yavas yavas yorulmaya basladim. Ne tasidiklarimi kaldirabiliyorum ,ne de bu kadar yük tasimaya degip degmedigini kestirebiliyorum. O gecince ileride karsima cikacaklari bilmedigim nehri gecmeyi denemek yerine, nehrin kenarindaki potansiyel daha kötü bir hayata razi mi olsaydim ne?
Az önce bir cümle okudum. Diyor ki: “Gülümsemek, neden agladigini aciklamaktan daha kolay”. Sanirim bu nokta dogru nokta. Gülümsemeliyiz…
:)
Neden agladigimizi aciklamaktan daha kolay…