Insan gercekten bazi seyleri kaybettikten sonra ögreniyor ne yapma(ma)si gerektigini. Üniversite yillarina kadar gercekten berbat bir hayati olan bir insanim. Hani derler ya, bir seyler benim yeniden dogmami sagladi diye, iste o bir sey benim üniversiteye girmemdir. Üniversiteye girmemle birlikte gercekten degistim. Daha sosyal, daha insani günler gecirmeye ve üzerimdeki “ölü topragini” attim, diyebilirim.
Degisim… Üniversiteye baslamamla gercekten baska bir hayata basladim. Su anda zaman zaman(sik sik) birlikte zaman geciren lise “arkadaslarim” ile bugüne dek hicbir sey yapmadim. Bazilarinda aralarinda olma sansim oldu, genellikle olmadi. Üzülüyor muyum, aslinda evet ama cok degil. Dedim ya, onlar zaten benim tirnak icindeki arkadaslarimdi. Bir kaciyla sanal ortamda kelam ediyoruz, bazilari yüzümü görse tanimaz belki, kim bilir?
Bu isin bu duruma gelmesinde ögrencisi oldugum Anadolu Lisesi’nin ilkokulun ardindan ögrenci aliyor olmasinin da etkisi var. Bahsettigim degisimin baslamasi birden olmadi. Lise yillarinda aklim basima geldiginde oldu, ama bunu farketmesi gereken insanlarin tanidigi Altug olmaktan hicbir zaman kurtulamadim. Ancak yeni gelen insanlar nötr baktiklari icin, biraz daha anlayisli oldular ve onlarla olan iliskilerim 10 yasimdan beri birlikte olduklarimdan daha farkli oldu. Gerci sonunda ne oldu? Sonunda yine onalrin kimisiyle sanal olarak iki kelam eder, digerlerinin(en yakinlarinin bile) su anda ne yaptiklarini bilmez duruma geldim. Benim de hatam vardir mutlaka ama bu iliskileri yeniden canlandirma cabalarimin da birkac kez bosa cikmasi da beni vazgecirdi bu amactan. Ne diyeyim, saglik olsun.
Üniversiteye basladiktan sonra daha öncesinde yasadigim travmalar beni daha katlanilir bir adam yapmis olacak ki, cinsiyet ayrimi olmaksizin insanlar benden nefret etmemeye basladilar. Hatta bazilari sevdiler bile beni. Temel neden ise eski beni tanimiyor olmalariydi. Onlara tanittigim ben, lise hayatimdaki insanlarin nefret ettikleri benden farkliydi demek ki. Ya da lisenin son zamanlarinda da degismistim belki de, ama buna tarafsiz bakamayiyordu arkadaslarim. Bu da olabilir.
O kötü günleri yasamis olmaktan dolayi kimseye kizmadim da, kirilmadim da kendimden baska. Belki cocukluk, belki yasadiklarim beni o hale getirmisti, bilemem. Ama bir sekilde katlanilamaz bir sey vardi ortada ve herkes yaniliyor da olamazdi. Dönüp baktigimda, bazi konularda onlari da hakli buluyorum. Cocuklarin dünyasinin ne denli acimasiz oldugunu da düsününce, durumlar iyice anlasilir oluyor. Iste bu yüzden de ne kizginim, ne de kirginim birilerine. Olmaya da hakkim yok zaten.
Degisimin ardindan, insanlarla daha iyi iliskiler kurmaya basladim. Önyargi ya da “eski tanisikliklar” olmadigindan da cok daha iyi iliskiler kurdum. Su anda cevremde gercekten yeterli olabilecek kadar iyi arkadasim var. Ortalama bir insandan daha fazla hatta dost sayim bence. Bu cok mutlu edici bir sey. Hatta kendi kuzenlerimle olmayan iliskilerim, cok yakin bir dostumun kuzeniyle var. Bu durum beni mutlu ediyor, her düsündügümde. Ama sonrasinda da kendi kuzenlerimle bir sekilde yakin iliski kuramamis olmam da üzüyor. Bu konuyu kapatiyorum.
Kimi insanlarla iliskim eskisi kadar görüsemedigim icin eskisi kadar iyi degil. Kimileriyle de eskisinden daha iyi belki de. Salt mesafeler de insanlarin birbirleriyle olan iliskilerini bozan ya da artiran bir sey degil demek ki. Su anda en yakin iliskide oldugum insanlar ayni sehirde yasadigim insanlar degil zaten. Yani sunu demek istiyorum. Insan istedikten sonra mesafe de yalan dolan bir yerden sonra. Özellikle de bu devirde…
Yakin, uzak, seven sevmeyen herkes! Iyi ki varsiniz. Hepiniz hayatima olumlu ya da olumsuz bir seyler katip beni büyütüyorsunuz. Sebnem Ferah’in “Artik Kisa Cümleler Kuruyorum” sarkisi geldi aklima. “Tesekkürler, büyüyorum sizinle…”
Biterken “Incesaz - Bati” caliyordu.