Su anda bunlari bir kafeden(cafè) yaziyorum. Bu sicakta canim sehrim Karlsruhe’nin tek klimali ve düzgün yeri olan bir yerdeyim. Ismini verip de simdi reklam yapmak istemiyorum ama su kadar söyleyeyim, yesil yazili, uluslararasi bir zincir ve sizi kaldiginiz süre boyunca kovmuyorlar. Sanirim bir hareketlenme oldu beyinlerde.

Simdi efendim kendimce bir kac gözlemde bulunacagim, eger isterseniz. Öncelikle, beni soka sokan bir nokta var. Burasi Avrupa ya hani, insanlar kültürlü, vesaire. Bugüne kadar duyduklarinizi unutun efendim. En azindan Baden Württemberg eyaletinin Karlsruhe sehri icin öyle degil. Burasi, bildigimiz orta halli bir Anadolu kasabasindan daha farkli degil. Apaci nüfusu yogun. Mesela, az önce ic mekanda günes gözlügü ile gecen bir adam gördüm. Buraya kadar belki “Eee, ne var lan bunda? Adam tirtsa tirt, her yerde var tirt insan” diyebilirsiniz. Haklisiniz da. Isin güzel(!) yani su: Bu duruma sasirmadim. Evet evet, sasirmadim. Yani ic mekanda günes gözlügü ile gecen adama sasirmamis olmam, bunu defalarca görmüs olmam ve alismis olmam anlamina mi geliyor? Evet. Bu mevsimde genelde görüyorum. Neden takiyorlar? Günes mi var(tecahül-i arif)? Efendim cok “kuuuuuul” oluyorlar öyle.

Bunun disinda, bugün gördügüm baska bir olay da Gossip Girl Karlsruhe subesi’nin (4kisi) yandaki koltukta oturuyor olmasiydi. Bu kizlarimiz Amarigalardan gelmisler(aksan canavar gibi) ve devamli birilerinin hakkinda konustular, ayni ortamda kaldigimiz 45 dakika boyunca. Lan kendi hayatiniz yok mu sizin? Türkiye’de de bir Gossip Görl yapmaya calisilmis saniyorum ama alinan tepkiler cok da iyi degil takip ettigim insanlarda. Ben izlemedim, ama benzer kafa yapisinda oldugum insanlarin yazdiklarini okudum. Sonra da icimden “WTF lan?” dedim.

Bir de bu kizlarimizin is cikisi kahve icmeye ugramis solaryumlu ve 35 yaslarindaki Sex and the City modeli gecti biraz önce önümden. O diziyi/filmi de izlemedim ama az cok karakterleri görmüslügüm var. Hikayeye de kulaktan dolma bir asinaligim var. O kadini onlara benzetebilecegimi düsünüyorum.

Simdi düsündüm de, Anadolu’mun kücük kasabalarindaki büyük hayalli canim insanlar sadece hayalini kuruyor, buradakiler de 3-5 oyro verip yasiyorlar o hayallerini, cakma da olsalar.

Amerika’daymisik sanki. Yesilmisik, senmisik…

Biterken “Sertab Erener - Ayrilik ve Biz” caliyordu.