Günün birinde, canım diyebileceğim insanlardan biri, “Dost, annemizin doğurmayı unuttuğu kardeştir” diye bir kısa mesaj atmıştı. Aklıma yine o geldi, tutamadım kendimi, aktardım buraya.

Zaman,nasıl da geçiyor. O zamanlar üniversitenin ilk yılları, hala o okulun dört yılda bitmeyeceğine inanan kitlenin içindeydik. Kantinde batak oynayanlar vardı. Ve ben onlara katıldığımda kızan diğer arkadaşlarım… Onlardan biriydi işte yukarıdaki cümleyi kuran. Şimdi aramızda binlerce kilometre mesafe var. Bir şekilde idare ediyoruz ama eskisi gibi değil, hiçbir şey.

Zaten her şey değişiyor, o açıdan bakınca bunların da aynı kalmasını beklemedim ben de. Aslında durmak, hayata komple ters bir şey. Devamlı bir değişim, bir değişim var. Buna rağmen herkes de yeniyi sevmeyebiliyor tabii. Bugün, eskiye özlem duyan o adar çok kişi var ki… Hatta, bunun farkına varmış olan şairlerden biri de Murathan Mungan mesela. Kulak verelim: “Biz büyüdük, ve kirlendi dünya”.

Konu dağılmadan, asıl söylemek istediğim şeye geleyim. Ne zaman o arkadaşımı düşünsem, aklıma o kısa mesaj gelir. Bir kaç ay önce ben de hissettiklerimi ona, çok sevdiğim bir şarkının sözlerini değiştirerek anlatmıştım. Bu şarkıyı da benimle tanıştıran da odur hatta. Şimdi anımsadım…

Hello , It’s getting cold on this city. I’m sad alone I’m so sad on my own. The truth is I was much too dumb. Now I’m lookin’ for her Or anyone like her…

We said goodbye With a smile on our faces Now she’s alone she’s working hard on her own The truth is, we saw thing so wrong. She’s not looking for me But anyone like me.

Hello Aylin, It’s getting cold on this city. I’m sad alone I’m so sad on my own. The truth is I was much too dumb. Now I’m lookin’ for her Or anyone like her…

O durumlarımın geçtiğini, iyileştiğimi hissediyorum bu aralar. Umarım öyledir gerçekten ve (yine) kendimi kandırmıyorumdur.

Bu sefer oldu galiba. Bu sefer, unutuyorum sanırım. Artık zamanı da gelmişti yavaş yavaş gerçi. Ama yine de bu sefer, o sefer galiba…