Selam, sevgili blogum*! Nereden başlasam, şu an ben de bilmiyorum aslında. Ama bu akşam biraz, nasıl desem, hüzünlü gibiyim. Nedeni sanırım yeni bir şeylere başlıyor olmam üzerine düşüncelerim. Bilmiyorum, aslında her gün böyle değilim, sadece şu an bu şekilde hissediyorum.
Perşembe günü, işe başlıyorum. Ömrümün gerçek anlamda, tam zamanlı çalışacağım ilk işi. Haliyle oldukça yeni bir şey benim için. Bu yeniliğin getirdiği heyecan bende bambaşka heyecanları da doğurmuyor değil. Planlar yapıyorum kendimce, ilerisi için. Üstelik, az önce How I Met Your Mother dizisini izlerken duyduğum “Tanrı’yı güldürmeyi istersen ona planlarını anlat.” (Woody Allen) sözünü de umursamadan…
Hayaller kurmak, planlar yapmak kötü şeyler değil, hemen yanlış anlama be blog. Gerçekleşmese bile onları ilk oluşturduğun zamanlarda seni oldukça mutlu ederler. O an, kendini kendin olmaktan çıkartıp (genellikle) çok daha iyi bir yerdeymişsin gibi düşünürsün. Bununla da kalmaz, onu yaşarsın kendi kafanda ve bu haldir işte seni mutlu eden: bir an için bile olsa o hayatı yaşıyor olmak.
Buraya nasıl geldim? Dedim ya, yeni bir işe başlıyorum. Yapım gereği, bugüne dek hayallerimin peşinden koşamadım, öyle bir lüksüm olmadı çünkü hiç. Kolay zamanlardan geçtiğim söylenemez. Bunun ardına sığınıyor değilim. Ama yine de yaşadıklarımın etkisinden olsa gerek, bu halim mevcut. Ama en çok istediğim de bir gün bu huyumdan vazgeçebilmem (yine planlar yapıyorum).
Konuya dönersek, benim de çalışma hayatımla ilgili planlarım vardı. Ve bunlar şimdikinden çok farklıydı. Mesela, bir büromun olacağını, hatta bir şirket kuracağımı falan düşünmüştüm. Biraz fazla internette başarısı hikayesi okuyorum sanırım. Ama yine de, yazılım geliştirme ile uğraşmaktı niyetim. Şimdiki işim ise, danışmanlık. Evet, içinde yazılım geliştirme de var, ama bu işe başvurana dek düşündüğüm gibi, genel geçer programlama dilleri kullanarak değil. Bu tam olarak beklemediğim, planlamadığım bir durum olduğundan, mental olarak ne kadar hazır olduğumu bilmiyorum. Bunu Perşembe günü göreceğiz.
Oysa benim hayallerim, beklentilerim farklıydı. Bir fikir bulup, onu gerçekleştiren, web tabanlı bir program yazacaktım ve o, benim ürünüm, piyasada yer bulup bana para kazandıracaktı. Plan buydu. Silikon Vadisi’ndeki abiler gibi olmasa da, bir şekilde bir yer edinecektim kendime (ve birlikte çalıştığımız arkadaşlarıma). Şimdi ise, danışman olarak, çok daha farklı koşullarda çalışacağım. Kötüdür demiyorum, asla. Ama ne bileyim, dedim ya, aklımda yoktu hiç. Ve bilinmezler insanı korkutur, kanun budur.
Bu düşüncelerden tek çıkış yolum ise şu: Beğenmezsem, bana uymazsa işimi değiştirme şansım var. Var, değil mi?
Not: Fotoğraf, şu anki halimi sergiliyor. Yazının içeriği ile ilgisiz.
* Çok sevdiğim birinin bu isimde bir blogu var ama bayağıdır yazmıyor. Keşke daha sık yazsa :(