"benim burada ne işim var?"
uzunca bir süredir bu cümleyi kurmamıştım, kısmet bugüneymiş demek. oysa ne zamandır iyiydim, havalardan olsa gerek bu depresyon hali. hani bahar depresyonu derler ya, o hesap herhalde.
bu haftasonu yaptığım istanbul gezisinden o kadar da umutluydum ki! iyi gelecekti. ama uzun zamandır olmadığım yere döndürdü beni. istanbul’dan gittiğimden beri ne kadar sınırlı ve küçülmüş bir hayatım olduğunu farkettim.
yanlış anlamaya mahal vermemek adına şunu bir kez daha belirteyim. karlsruhe’nin ardından köln bana çok iyi geldi. o kadar ki, 3,5 yıl yaşadığım o şehri zerre kadar özlemiş değilim. orada bulunan bir-iki kişiyi özledim tabii ki. ama onun dışında, hayatımın bir kısmını mahvetmiş bir şehri özleyecek değilim herhalde. buna karşın hafta sonşarı köln’e gelirken bir oh çekiyorum, her köprü geçişimde. şehir merkezine yol alırken “sahilden mi gitsem içeriden mi?” sorusunu sorabilmemi sağlayan bir sahilim var mesela. bu bile köln’ü şu an yaşanası kılan nedenlerden biri.
e madem ki insanız ve özleyecek şeyler arıyoruz, o hakkımı bugün istanbul için kullanayım. istanbul’dan geçen gece geldim ama uçağa binmeye bile saatler kalmışken, hazırlanmak üzere eve giderken aklımda binlerce soru işaretleri vardı bu kez.
sorguladığım şey şu, burada olmasaydım, master yapmamış olsaydım, şu an hayatım hangi konumda olurdu? daha iyi kazanacağım bir işim, daha sosyal bir hayatım, daha yüksek yaşam standardım olur muydu? bence olurdu.
sahi, benim şu an burada ne işim var?